Ana SayfaPiyasaEndeks kaç puan olur, dolar kaç TL’yi görür, işte yanıtlar---

Endeks kaç puan olur, dolar kaç TL’yi görür, işte yanıtlar

3 / 3
Endeks kaç puan olur, dolar kaç TL’yi görür, işte yanıtlar
01 Nisan 2018 - 10:08 www.borsagundem.com

ENDEKSİN 117.000-117.500 BANDINA DOĞRU KATETMESİ GEREKEN BİR YOL VAR

ENVER ERKAN – GCM / ARAŞTIRMA UZMANI 

USDTRY

Hafta içinde USDTRY kurunun zirve seviyelerine yükselmesini ve zirvelerden gerilemesini bir arada izledik. Küresel risk iştahı, ABD teknoloji sektöründeki satışlar ve ABD / Çin arasındaki ticaret savaşı haber akışının kötüleşmesinden dolayı düşük. Ayrışmalar bu dönemde iyice netleşti, bu bakımdan dolar endeksi de her ne kadar yukarı gitmese de gelişen ülke kurları üzerindeki olumsuz algı biraz daha net bir duruma geldi. Böyle bir konjonktürde haftanın son iki işlem gününden önce TL görünümünün kötüleştiğini görmüştük. Ticaret savaşları sonrasında Facebook öncülüğünde başlayan ve Trump’ın söylemleri ile derinleşen ABD teknoloji sektörü endişeleri devam etmektedir. İç faktörler de elbette kurda geniş vadeli fiyatlamaların içinde var, özellikle de artan cari açık ve halen olumsuz olan enflasyon görünümü kırılganlığı artırıcı handikaplar olarak görünüyor. 4 TL üzerinin görülmesinden sonra olan geri çekilme ise daha çok, güçlü büyüme verisi ve döviz kurunda geçici olarak en kötüsünün geride kaldığı algısı risk temasının iyileşmesi kapsamında gerçekleşmiştir. Haftanın son iki işlem gününde gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinde Türk Lirası pozitif ayrışırken, lokal tahvil faizlerinde gerileme öne çıkmaktadır. 

Bu hafta veri akışı önemli… İçeride Mart ayı enflasyonu var. Manşette baz etkisi kaynaklı gerilemenin devam etmesi bekleniyor. Ancak manşetin beklenti olan %10’a çekilmesinden çok çekirdek enflasyonda sağlanacak hareket önemlidir. Çekirdek enflasyon görünümünün halen yüksek olması Merkez Bankası’nın faizleri indirmesinin önüne geçmektedir. ABD’de de önemli veriler açıklanacak. 6 Nisan Cuma günü hem Mart ayı tarım dışı istihdam verisi açıklanacak, hem de Fed Başkanı Powell ekonomik görünüm üzerine konuşma yapacak. İki gelişme de elbette Fed’in faiz politikası açısından kritik olacak. İstihdam verilerinde ana odak noktası yine saatlik ücretlerdeki büyüme olacak. Bir önceki ay düşük kalan ücret artışlarının Mart ayında %0,3 oranında gerçekleşmesi bekleniyor ve yüksek momentumda bir ücret artışı Fed sıkılaşma algısını kuvvetlendireceği için gelişmekte olan ülke varlıklarında da karşılık bulacak ve fiyatlamalara konu olabilecektir. 

TL’nin gelişen ülke para birimleri performansı içerisinde USD karşısındaki pozitif bir görünüm oluşturması ile USDTRY kuru 4,0150 bariyeri altında tepki satışı oluşturdu. İlgili görünümün daha da güçlenmesi ile birlikte kur devam ettirdiği tepkilerle kısa vadeli yükseliş beklentisinin sona ermesine imkan tanıdı. Bu doğrultuda 3,9345 destek noktasına kadar gerileyen kurda 3,95 – 3,97 bölgesi önemlidir. USDTRY ilgili bölge altında kalmayı sürdürürse, kısa vadeli yeni negatif beklenti gündemimizde yer almak isteyebilir. Alternatif olarak USDTRY kurunun negatif fiyatlama davranışına son vermesi ve tekrar pozitif görünümde etkin bir rol oynayabilmesi içinse, 3,95 – 3,97 bölgesi üzerindeki kalıcı hareketler takip edilebilir. Ancak bu şartla 3,99 başta olmak üzere son zirve 4,0150 ve tarihi zirve 4,0345 bariyerleri gündemi meşgul edebilir.

Borsa ve faiz

Faiz konusundaki en belirgin unsurlar risk algısı ve enflasyon olmaya devam ediyor. Her ne kadar Hazine borçlanma takvimi dahilindeki tahvil ihalelerinde gelen talep miktarı yüksek olsa ve ekstra faiz baskısı yaratmasa da geçmişten gelen yüksek enflasyon beklentileri ve TL’nin değer kaybının sürekli hale gelmesinin enflasyon beklentilerini olumsuz etkilemesi endişeleri faizlerde yukarı doğru baskıya sebebiyet verebilir. Gösterge faiz %14 bandı altında kalıcı olamamıştır. Bu hafta gelecek olan içeride enflasyon, dışarıda ise ABD istihdam ve ücretler verileri son derece önemlidir. Çekirdek enflasyondaki eğilim en rasyonel fiyatlamasını tahvil piyasasında yapacaktır, yüksek eğilimli veriler gelmeye devam etmesi faizde yukarı harekete sebebiyet verebilir. İstihdam verilerinde ise, özellikle ücretler verilerinin yüksek gelmesi bir yandan ABD 10 yıllık tahvil faizinde yükseliş eğilimini canlandırabileceği gibi, içeride de Türk tahvilleri açısından olumsuzluk yaratabilir. 

Aslında Borsa endeksi uzun süredir dar bir marj içerisinde hareket etmek durumunda kaldı. Bunda yurtdışının beklenenden önce bozulmasının da, içerideki TL varlıkları fiyatlama dinamiklerindeki bozulmalar da etkili oldu. Tüm dünyada risk iştahında bir olumsuzluk söz konusu… Trump’ın gerek politik anlamda güven vermemesi, gerekse de ticaret savaşlarını ateşlemesi önemli bir negatiflik ve tüm dünya ekonomisi açısından bir risk unsuru. Elbette birbirine entegre küresel ekonomiler itibariyle, karşılıklı ticaret hamleleri hemen bütün ekonomiler üzerinde negatif etkiye neden olabilir. Bu kapsamda Trump’ın en son Çin için açıkladığı gümrük tarifeleri, Çin’in buna misilleme yapma ihtimali, Trump’ın belki de bundan sonra Avrupa’nın peşine düşeceği gibi faktörler küresel endeksleri de negatif yönde etkileyebilir. Kur ve faiz denkleminde de fiyatlamaların olumsuz olması elbette hisselerin artamamasında önemli bir etken, kurda son dönemdeki negatif yönde ilerleyen küresel konjonktürden etkilenme söz konusu ve TL’deki değer kayıplarını da elbette artırdı. Bunun dışındaki bilinen bütün lokal faktörleri de (cari açık, enflasyon, jeopolitik risk gibi) fiyatların içinde kabul etmek durumundayız. Faizlerin yüksek seyrediyor olması da elbette faize duyarlı sektör hisseleri açısından negatif, ki TL’de değer kaybı sürekli hale gelirse bunun enflasyon beklentilerini artırması ve faize yansıması gibi durumları söz konusu olabilecektir. Ancak yine de genel olarak baktığımızda borsa ile kur ve faiz hareketleri arasındaki ilişkinin zayıf olduğunu da belirtmek gerekir.

Endeks için sadece negatif senaryolar geçerli değil elbette, hala F/K’lar Türk hisselerinde düşük ve lokomotif sektör ve hisselerin bu ucuz görünümü küresel risk iştahının dengelenmesi halinde Türk hisselerinin daha çok talep görmesini sağlayacaktır. Türkiye ekonomisi 2017 yılında %7,4 büyüdü ve 2018’de de açıklanması beklenen süper teşvik paketi kapsamında büyümenin olumlu etkilenmesi ana beklentilerden birisi olabilecektir. Ekonomiye olan bu teşvikler büyümeye olumlu yansıyacağı gibi hisse senedi piyasası tarafından da satın alınabilecektir. Endeks 115 bin altında kalıcı olmadı, bu teknik açıdan olumlu. 115 bin bandı üzerinde 117-117.500 bandına doğru katetmesi gereken bir yol var. Anlamlı toparlanma yine bu bant üzerinde olur, 115 bin bandı altında ise riskler bir adım önde olur ve 113,800 kırılması tekniği bozar. Halen endeksin kendi fiyatlama dinamikleri içinde yakın vadede iyimser olmaya devam ediyoruz. 

EURTRY

EURTRY açısından ise, elbette EURUSD ve USDTRY’den gelen çarpan etkisi geniş marjlı hareketlere neden oluyor. Bu açıdan bakıldığında, USDTRY kurunda hafta sonuna doğru gerçekleşen etkili düşüşün EURTRY tarafında da karşılık bulduğunu söylemek mümkündür. Gerçekleşebilecek düşüşlerde 4,84 ve 4,81 seviyeleri hedeflenebilir. Olası toparlanmalar 4,87 – 4,90 bölgesi ve altında sınırlandığı müddetçe yeni düşüş potansiyeli oluşabilir. Dolayısıyla yükseliş isteğinin devamı için 4,90 seviyesi üzerindeki seyri ve tercihen kapanışı görmek gerekebilir. Bu durumda 4,9150 ve 4,9360 seviyeleri gündeme gelebilir. Özetle; önümüzdeki süreçte fiyatlamalar 4,87 – 4,90 bölgesi ve üzerinde kaldığı müddetçe yükseliş beklentisi ön planda olabilir. Haftanın gündeminde parite açısından önemli Euro Bölgesi TÜFE verileri ile içerideki enflasyon verileri, aynı zamanda ABD’den gelecek olan istihdam ve ücretler verileri kritik öneme sahip olacaktır.

EURUSD

Parite açısından ise, sanki bir görünmez el mekanizması 1,22 – 1,23 bandı üzerinde tutuyor görüntüsü var. Şu ana kadar elbette Trump etkisiyle ön planda olan zayıf USD teması paritenin güçlü kalmasında bir faktör, bununla beraber Avrupa Merkez Bankası’ndan beklenen sıkılaşma hamleleri, EUR’nun gücünü korumasını sağlıyor. Avrupa’da halen enflasyon bir endişe, bu yüzden bu hafta açıklanacak olan Euro Bölgesi enflasyon verileri oldukça önemlidir. Beklenti çekirdek TÜFE’nin yıllık bazda %1,1’e, manşet TÜFE’nin ise %1,4’e yukarı hareket etmesi yönündedir. Ayrıca bu hafta açıklanacak öncü göstergeler de ekonomik toparlanmanın gücünü göstermesi açısından önemlidir. ECB’den varlık alımlarını Eylül’den sonra ya da yılsonuna kadar sonlandırması beklentisi var, bu unsur EUR’nun USD’ye karşı güçlü durmasını sağlayan etmenler arasında değerlendirilebilir. ABD’de ise bu hafta açıklanacak başta istihdam ve ücretler olmak üzere birincil derecedeki veriler “zayıf USD” temasını etkileyebileceğinden parite hareketlerinde de etkin olacaktır. ECB ve Fed beklentilerini, bir yandan da zayıf USD temasını izlemek durumundayız.

Teknik olarak EURUSD paritesini değerlendirdiğimizde, 1,2330 seviyesi önem arz etmekle birlikte parite ilgili bariyer altında kalmayı sürdürürse negatif seyrine devam etmek isteyebilir. Özellikle de 1,23 seviyesi altındaki kalıcı hareketler, 1,2240 seviyesine doğru olası geri çekilmeleri hızlandırabilir. Aksi takdirde tepkiler izlenebilir. EURUSD paritesine yönelik olası tepkilerin kısa vadeli negatif trend görünümünü sonlandırabilmesi içinse, 1,2330 seviyesi üzerindeki kalıcı hareketler takip edilmelidir. Bu durumda 1,2390 ve 1,2420 bariyerlerine doğru mevut değişim ile birlikte fiyatlama davranışı izlenebilir. 

Altın

Hafta boyunca ABD GSYH ve PCE verilerini izlemiş olan, biraz da zayıf USD temasından destek bulmuş olan altında halen 1320 USD bandı üzerinde tutunma devam ettiğinden görünümün pozitif olduğu yorumunu yapabiliriz. Trump’ın attığı adımlarla ticaret savaşlarını başlatabilecek olması, ABD’nin son açıkladığı gümrük tarifelerine Çin’in cevap verme ihtimali veya Trump’ın bundan sonra Avrupa’nın da peşine düşme ihtimali küresel risk unsurlarını artıracak aynı zamanda da zayıf USD temasını destekleyecek faktörlerdir. Böyle bir ortamda altında da fazla gerileme aslında beklenmez. Geniş resimde altın 1300 USD bandı üzerinde pozitif görünümünü koruyabilir. Elbette bu hafta açıklanacak verilere altının vereceği tepki de çok önemlidir. ABD’den gelecek olan istihdam ve ücretler verileri Fed’in politikalarını belirleyeceğinden çok kritik önemdedir ve iyi gelirse altını baskılama olasılığı vardır. Ancak mevcut küresel konjonktürde piyasaların Fed ile veya ekonomi ile ilgili gelişmelerin hemen ardından gözünü yine Trump’a çevirme olasılığı yüksektir.

Kıymetli madende 144 periyotluk hareketli ortalama seviyesi olan 1328 USD bariyeri üzerinde hareket olması yukarı hareketin oluşabilmesi açısından önemlidir. 1337 USD ve 1344 USD kısa vadede dirençler, özellikle 1337 USD üzerinde tutunma gerçekleşebilirse negatif hareketin başladığı 1355 – 57 bandına doğru hareketlenme olması beklenebilir. Bu toparlanma gerçekleşemezse 1328 USD bariyeri altında 1318 USD ve 1313 USD teknik seviyeleri izlenecektir. 

Petrol

Petrol fiyatlarında İran, Venezuela, Kuzey Kore başlıkları altında jeopolitik risklerin artışı pozitif etki oluştururken, hafta içerisinde açıklanan ABD ham petrol stok rakamları bu durumun ivme kaybetmesinde rol oynadı. Amerikan Petrol Enstitüsü stokların 5 milyon 321 bin varil arttığını açıklarken, ABD Enerji Bilgi Dairesi’nin resmi rakamları artışın 1 milyon 643 bin varil olduğunu işaret etti. Jeopolitik riskler Venezuela, İran, Rusya, Suudi Arabistan gibi önemli üretici ülkelerde etkili olmayı sürdürüyor. Dolayısıyla küresel siyasete ilişkin gelişmeler yakın takipte olacak. Öte yandan arz artışı konusunda en büyük pay sahibi durumundaki ABD ham petrol stoklarının da izlenmesi özellikle kısa vadeli seyrin takibi açısından önemini korumaktadır. 

Brent petrolde önümüzdeki süreçte fiyatlamalar 67,10 seviyesi üzerinde kaldığı müddetçe yükseliş beklentisi ön planda olabilir. Teknik olarak incelediğimizde genel görünümün 120 pozitif olduğunu, bunun 63,50 – 64,50 bölgesinin sağladığı destekle de pekiştiğini görüyoruz. Önümüzdeki süreçte fiyatlamalar, 67,10 seviyesi üzerinde kaldığı müddetçe yükseliş beklentisi ön planda olabilir. Yükseliş isteğinin sağlıklı bir trend haline gelebilmesi açısından 71,20 ve 72,50 seviyelerinin hedeflenmesi önem kazanabilir.

 WTI petrolde önümüzdeki süreçte fiyatlamalar 63,25 seviyesi üzerinde kaldığı müddetçe yükseliş beklentisi ön planda olabilir. Teknik olarak incelediğimizde genel görünümün pozitif olduğunu, bunun 60,25 sağladığı destekle de pekiştiğini görüyoruz. Önümüzdeki süreçte fiyatlamalar, 63,25 seviyesi üzerinde kaldığı müddetçe yükseliş beklentisi ön planda olabilir. Yükseliş isteğinin sağlıklı bir trend haline gelebilmesi açısından 66,50 ve 68,65 seviyelerinin hedeflenmesi önem kazanabilir. Olası düşüşler 63,25 seviyesi üzerinde sınırlandığı müddetçe yeni yükseliş potansiyeli oluşabilir. 61,50 seviyesi altında ise 60,25 seviyesi gündeme gelebilir. 

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)