Erdoğan Köşk’e, piyasalar nereye?

6 / 10

---

ATIG Yatırım Menkul Değerler Araştırma Bölümü

Başbakan Erdoğan’ın 10 Ağustos’ta gerçekleştirilen tarihi halk oyuyla Cumhurbaşkanı seçilmesi piyasalara nasıl yansır?

ATIG: Başbakan Erdoğan’ın 10 Ağustos’ta yapılan seçimin ilk turunda salt çoğunluğun oyunu alarak galip çıkması piyasalar tarafından beklenilen bir durumdu. Aslında bu noktada piyasalarda merak konusu Erdoğan’ın yerine Başbakanlık koltuğuna kimin oturacağı? Ve Ekonomi yönetiminin başında kimlerin olacağı? 
Piyasalara yansımasına baktığımızda; Erdoğan’ın 1. turda Cumhurbaşkanlığına seçilmesinin sürpriz olmadığını belirterek, bu durumun piyasalar üzerinde herhangi bir volatiliteye yol açmayacağını düşünmekteyiz. Üç dönem kuralının düzenlenmesiyle Babacan’ın kabinede kalması ise yabancı yatırımcı tarafından oldukça olumlu karşılanacağı görüşündeyiz.
Borsa İstanbul’da yılsonu hedefimiz 84.500 seviyesinde, Dolar/TL’nin ise 2.08-2.14 bandında denge bulacağını öngörmekteyiz. Faiz tarafına baktığımızda; faizlerde sonuç sadece Cumhurbaşkanlığı seçimine bağlı değil. BIST üzerinde de risk teşkil eden ABD Merkez Bankası FED’in faizler üzerindeki tasarrufu da bu yolda son derece belirleyici olacaktır.
Düşmemekte ısrarcı olan enflasyonda faizler üzerinde aşağı yönlü hareketi sınırlamakta.  Herşeyden önce beklentilerin oldukça üzerinde gelen Temmuz TÜFE rakamı ile beraber kısa vadede 2 yıllık gösterge kağıtta yüzde 8 bileşiklerin altını görmek zor. Yüzde 9 ise sağlam bir destek oluşturmakta.  Olumsuz enflasyon beklentileri kısa vadede yoğunlaşıyor, bu da 2-10 yıllık faiz farkının 10 yıllıklar lehine gelişebileceğine işaret etmekte.  Aylık konut kredisi faizlerinin de bu enflasyon görünümü ile aylıkta 0,80% (% 10,05 bileşik) altına düşme ihtimali kuvvetli değil. 
Hedefleri riske atacak unsurlara baktığımızda; FED’in beklenenden önce faiz artışına gitmesi Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde satış dalgasına yol açabilir. Zaten ABD ekonomisinin ikinci çeyrekte beklentilerin oldukça üzerinde %4 büyüme kaydetmesi ve işsizlik oranının %6.1’e gerilemesi ekonomik toparlanmanın hızlandığı görüşünü güçlendirmekte.
Bununla birlikte bölgedeki jeopolitik risklerin tekrar nüksetmesi risk algısını artırabilir; ancak burada dünya genelinin jeopolitik gelişmelere göstermiş olduğu duyarsızlık ise bu riskin etkilerini azaltan bir unsur.