E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaPiyasaKüresel piyasalara ‘alacakaranlık’ çağında---

Küresel piyasalara ‘alacakaranlık’ çağında

Küresel piyasalara ‘alacakaranlık’ çağında
02 Eylül 2024 - 11:12 borsagundem.com

Merkez bankalarının ve hükümetlerin piyasalara müdahalelerini artırmasıyla büyük ekonomik çöküşler veya hızlı toparlanmalar geçmişte kaldı. Baş stratejist Victor Shvets’e göre piyasalar bir ‘alacakaranlık’ kuşağında


BORSAGUNDEM.NET – DIŞ HABERLER SERVİSİ

Tarih boyunca gördüğümüz ekonomik döngüler artık geçmişte kalmış olabilir. Bu aynı zamanda gelecekte derin bir resesyon ya da güçlü bir ekonomik toparlanma olmayacağı anlamına geliyor. Diğer bir deyişle ekonomi bundan sonraki süreçte neredeyse her zaman bu iki ucun arasında bir yerde seyredecek olabilir.

MarketWatch’un haberine göre söz konusu teori Macquarie Capital’ın Küresel Strateji Masası Başkanı Victor Shvets’ten geliyor. Baş stratejiste göre yatırımcılar sürekli bir “alacakaranlık” dünyasında yaşayacak.

Shvets konuyla ilgili açıklamasında, “Temel olarak söylediğim şey artık önemli ekonomik veya sermaye kaynaklı piyasa döngülerine sahip olmadığımız. En son ne zaman gerçekten bir resesyon geçirdik? Tam olarak ne zaman böyle bir şey gerçekleşti. Cevap şu ki, gerçekten resesyona benzeyen herhangi bir şey görmek için 1980’lerden 1930’lara kadar olan döneme geri dönmeniz gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

Shvets Amerikan İç Savaşı ile 1950’lerin başları arasında meydana gelen 20 kadar resesyon sırasında ekonomik çıktının yaklaşık %20 oranında küçüldüğünü belirtti. Ancak 1950’den bu yana olan resesyonlarda ortalama ekonomik gerileme %3’e yakındı. Bunun tek istisnası ise Kovid-19 pandemisinin neden olduğu durgunluktu. Ancak Shvets bu durgunluğun aynı zamanda kayıtlardaki en kısa resesyon olduğunu da hatırlattı.

‘Alacakaranlık’ dünyasında nasıl gelindi?

Söz konusu ekonomik ortama gelinmesinde önemli bir faktör devletlerin ve merkez bankalarının müdahaleleri oldu. Önemli bir dönüm noktası dönemin ABD başkanı olan Franklin D. Roosevelt liderliğindeki ABD hükümetinin ekonomiyi yeniden şekillendirmek için oynadığı roldü. Shvets ünlü ekonomist Peter Drucker’ın Büyük Buhran sonrası yeni düzenlemelere verdiği tepkiyi hatırlatıyor. Drucker ABD hükümetinin görevinin ‘iklimi’ yönetmek yerine ekonomik ‘hava durumunu’ yönetmeye odaklandığını söylemişti.

Shvets, “Geçmişte hükümet sadece çok büyük bir problem ortaya çıktığında müdahale ederdi. Bu ekonominin donması veya aşırı derecede patlama yapması gibi gelişmelerdi. Ancak Roosevelt’in New Deal yasasından itibaren bu artık geçerli değil. Diğer bir deyişle hükümet hava durumunu yönetmeye başladı. Her gün 21 ila 26 derece arasında. Havanın bir miktar bulutlu olmasında hiçbir sorun yok. Ancak kesinlikle hiçbir fırtına veya şimşek çakmıyor ve kesinlikle asla sel baskını yaşanmıyor” dedi.

Bunun sonucunda ekonomi bir resesyon sırasında bir iniş pistine sahip olabiliyor. Bu da düşüşlerin daha yumuşak olmasını sağlıyor. Öte yandan Shvets toparlanmaların da daha düşük şiddetli olduğunu belirtiyor. Zira ekonomi durgunluktan çıkarken gereken sağlamlığı inşa etmiyor.

Hükümet ekonomik döngülerin yanı sıra sermaye piyasalarını da yönetiyor.

Baş stratejist bunun kanıtı olarak ekonominin finansallaşması, ABD Doları’nın altın standardından ayrılması ve Poul Volker ve Alan Greenspan gibi ABD Merkez Bankası (FED) başkanlarının hamleleri gibi politikalara işaret etti.

Shvets, “Görülmeye başlanan şey finansal sistemden riski azaltmaya başlamamızdı. Dolayısıyla kaldıracımız ne kadar yüksek olursa varlık fiyatlarına yatırım oranımız da o kadar yüksek olur. Politikacılar özellikle de merkez bankaları çok daha proaktif hale geldi” ifadelerine yer verdi.

Baş stratejist, “Merkez bankalarının politikaları sadece güven tedariği ve tesisiyle yetinmiyor. Giderek daha fazla piyasa katılımcısı olarak hareket ediyorlar. Bunun sonucunda da geleneksel piyasa döngülerine sahip olamıyoruz” açıklamasında bulundu.

Shvets, para politikasına ek olarak, iletişim politikasının da FED’in elinde bulunan güçlü bir araç olduğuna dikkat çekti. İletişim politikası, merkez bankalarının piyasalarla nasıl iletişim kurduklarına bağlı olarak sermaye akışını dikte etmeye yardımcı olabilecekleri anlamına geliyor.

Yatırımcılar bunun nasıl bir anlam taşıdığını yakın zamanda gördü: FED Başkanı Jerome Powell’ın her basın toplantısına piyasalar genellikle güçlü tepkiler veriyor. Bu da merkez bankalarının aktif piyasa katılımcıları haline geldiği fikrini daha da destekliyor.

Shvets iletişim politikalarının bu kadar etkili hale gelmesine neden olarak sermaye bolluğunu gösterdi. Zira sistemde fazladan para buluyor. Ekonomik krizleri kontrol alına almaya yardımcı olmak için ekonominin başka bölgelerinden para gelebiliyor. Bu da gerilemenin hafiflemesine yardımcı oluyor:

“Sermaye fazlamız var. Eğer sermaye eksikliği değil de fazlalığınız varsa o zaman her şey için para var demektir. Marjları sıkıştırmaya gerek yok. Daha geniş kâr marjlarına da gerek yok. Yapmanız gereken tek şey hükümetinizle bir konuşma yapmak.”

 

Yatırımcılar bu bilgileri nasıl değerlendirebilir?

Sermaye fazlalığı ve hükümetlerin ve merkez bankalarının artan ağırlıkları geleneksel ekonomi ve sermaye piyasası döngülerinin aşınmasına neden oluyor. Bu döngüler aşındığında geleneksel piyasa döngülerine güvenmek de zorlaşır.

Yatırımcılar yakın zamanda bir dizi resesyon göstergesinin alarm vermesine şahit oldu. Ters getiri eğrisi, FED’in faiz oranlarının zirve yapması ve ‘Sahm Kuralı’nın (işsizliğin kısa bir süre içerisinde çok hızlı yükselmesi) tetiklenmesi bu uyarı işaretlerinden sadece birkaçıydı. Ancak ABD’nin ekonomik verileri görece güçlü bir gayrisafi yurtiçi hasılayı ve istihdam büyümesini gösterdi.

Baş stratejiste göre mevcut ortamda yatırımcıların çoğu makroekonomik anlatıyı görmezden gelmesi daha iyi olabilir. Örneğin doların ölüme mahkum olması veya kontrol duşu hükümet harcamalarının daha yüksek faizler anlamına geleceği gibi öngörüler yatırımcıların planının dışında tutulabilir. Shvets şu anda alacakaranlık dünyasında yaşadığımızı söylüyor. Dolayısıyla bu anlatıların ortaya çıkma şekli baş stratejiste göre asla konuşulduğu kadar sert olmayacak. Yatırımcılar hafif fırtınaları atlamakta daha iyi olabilir.

Ancak Shvets, bu ortamın FAANG, "Muhteşem Yedili" gibi az sayıdaki bir grup seçilmiş hisse senedi sepetinin borsaların genelinden daha iyi performans göstermesi için ideal olabileceğini de sözlerine ekledi. Ekonomik döngülere karşı hassas ve değerinin altındaki hisse senetleri ise bu piyasa ortamında tercih edilmeyebilir. Shvets bunun yerine döngüsel itici güçleri olan ve üretkenliği artırma potansiyeli olan şirketlere yatırım yaptığını belirtiyor.

Shvets, "Yatırım stratejisi bu, ancak bu stratejiye giren bileşenler zamanla değişiyor. Bu alacakaranlık dünyasında ve bilgi çağı ve finansallaşma tarafından bozulan bu dünyada mikro sermayeli şirketler çok hızlı bir şekilde makro sermayeli şirketlere dönüşebilir ve büyük sermayeliler de çok hızlı bir şekilde küçük sermayeli şirketler haline gelebilir" dedi.

 

Hisse senedi piyasaları yılın en kötü dönemine girdiHisse senedi piyasaları yılın en kötü dönemine girdi

 

Küresel piyasalar haftaya temkinli başladıKüresel piyasalar haftaya temkinli başladı

 

Çin'den Japonya'ya ekonomik misilleme uyarısıÇin'den Japonya'ya ekonomik misilleme uyarısı

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)