E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaKulisLibananco'da karar an meselesi!---

Libananco'da karar an meselesi!

Libananco'da karar an meselesi!
27 Kasım 2010 - 15:47 borsagundem.com

Milyar dolarlık Libananco tahkiminde geri sayım başladı. Ankara'da nefesler tutulmuş, herkes çıkacak ara kararı bekliyor

 

Ya, nihai karar verilecek.
Ya da, uzun soluklu tahkim süreci devam edecek. Savunmasını yapan ve beklemeye geçen Türkiye ise Tahkim Heyeti'nin vereceği karara göre rotasını çizecek.
Hatırlatmakta yarar var.
Türkiye, benzer süreci bundan önceki iki tahkim davasında da yaşadı. Rumeli Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Uzan'ın Çukurova ve Kepez Elektrik'le ilgili açtığı ve 8 milyar doları bulan iki ayrı tahkim davasını kazandı.
Kulislerden yansıyanlara bakılırsa, 5 yıl önce Cem Uzan tarafından açılan ve halen New York'ta görülen yaklaşık 10.1 milyar dolar tutarındaki tahkim davası her an sonuçlanabilir. Davayı yakından izleyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı dikkatli.
Ser veriyor, sır vermiyor.
Dışişleri Bakanlığı ise baba Kemal Uzan'ın açtığı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde görülen davayı takip ediyor.
Haydi hayırlısı!..

Yeni çatışma bölgesi Avrasya

 

Günlerdir Füze Kalkanı'nı tartışıyoruz. Bir türlü ne olduğunu anlayamadık. Açıkçası Füze Kalkanı askeri bir projeden başka bir şey değil! Fakat her askeri projenin siyasi ve ekonomik bir hedefi olduğunu hatırlatmak zorundayız.

Bu proje de aynen öyle!..

Malum, ekonomide eksen çoktan Asya'ya kaydı.

Şu anda ABD'nin ve AB'nin askeri alanda etkili bulunduğu bölge, NATO'nun da yer aldığı Belçika'nın başkenti Brüksel... Kayan ekonomik eksen, ABD ile AB'nin siyasi ve askeri eksenini Asya'ya yaklaştırmayı zorunlu kılıyor.

Bu nedenle ABD ve AB, askeri çizgiyi eksene yaklaştırmak zorunda. Hedef, ekseni Kafkaslar'a taşımak ve tam ortasına yerleştirmek!.. Bunun da tek yolu var.

O da bölgede "askeri nüfuz" oluşturmak. Peki, bunun yolu ne, bu iş nasıl olacak?

Tam da bu noktada risk yönetim uzmanı Mete Yarar uyarıyor: "NATO'nun kurulma amaçlarından biri Doğu Bloku'nun Avrupa'yı işgalini engellemekti. Bugün gösterge artık eksen kaymasıyla beraber işgal ve çatışma bölgelerinin Avrasya olacağını kesinleştirdi."

Söylemeye gerek yok.

Kilidi çoğunlukla askeri güç açar... Demek ki, bizim de içinde yer aldığımız bölge üzerinde askeri baskı oluşturmak gerekiyor. İşte projenin gerçekleştirilmesi sırasında "Truva Atı" olarak "Füze Kalkanı" devreye giriyor.şekillendirecek böylesine önemli bir projenin henüz birinci aşamasını tartışıyoruz. İçinde yer aldığımız bölgede yaşanacak kırılmalar, bizim ekonomik ve siyasi rotamızı yeniden belirleyecek. Oysa proje bu kadar değil ki!..

Projenin ikinci aşaması Gürcistan, Ukrayna ve Azerbaycan'ın NATO'ya entegrasyonunu içeriyor. Eğer bu entegrasyon gerçekleşirse, ABD'den başlayıp AB'yi de kapsayan ve Asya'ya kadar uzanan hatta NATO'yu göreceğiz. Bu tablo, özellikle bizim bulunduğumuz bölgede "nüfuz sahibi" olmak isteyen ülkeler arasında tıpkı "soğuk savaş" döneminde olduğu gibi ciddi iktidar savaşlarına yol açabilir.

Bu durumda Türkiye ne yapar?

İşte sorun bu.

İnşallah böyle bir süreçte bize yine özel bir rol yüklenmez. Tıpkı Varşova Paktı'na karşı durduğumuz gibi yeniden "ileri karakol" olmayız. Komşularla, "sıfır sorun politikası" rafa kalkmaz!

Böyle bir rol, bölgesel liderliğe koştuğumuz bir dönemde tüm kazanımlarımızı bir çırpıda yok eder. Bizi, Kafkasya ve Ortadoğu pazarından uzaklaştırır!

Yahu, biz niye üç saatlik uçuş ekonomisinin önümüze sunduğu 7.5 trilyon dolarlık pazarı kaybedelim?

İnsan kaynağımız var, girişimciyiz, toplumsal refahı yakalamamız için bir engel yok.

Yeter ki, yoksulluğa mahkûm edilmeyelim.

Meliha Okur/Sabah

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)