E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaOtomotivYerli otoyu yapmayan pişman olacak---

Yerli otoyu yapmayan pişman olacak

Yerli otoyu yapmayan pişman olacak
07 Ocak 2012 - 15:21 borsagundem.com

Ergün, "Yerli otomobil konusunda erken davranan sadece bir adım değil birkaç adım öne fırlayacaktır. Yapmayan yapmadığına pişman olacak" dedi

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, ''Bu ülkede bir avuç idealist mühendis 1961 yılında bir araya gelip bir araç ürettiyse devrim arabalarını bugün üretememenin bir izahı yoktur'' dedi.
Bakan Ergün, Leyla Atakan Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen ''MÜSİAD Otomotiv Sektör Kurulu Türkiye İstişare Toplantısı''nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de üretilmesi gereken binek otomobillerin arasında muhakkak surette Türkiye'nin kendi otomobillerinin olması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin kendine ait markalarının vaktiyle bir şekilde başlayıp da vazgeçilen projelerden oluştuğunu belirten Ergün, başka ülkelerde her marka aracın olduğunu ancak kendi markalarının da bulunduğunu belirterek, ''Bizim ülkemizde de her marka olacak ama biz de 'şu da bu da kendi markamız' diyebilmek durumundayız. Yapamayacak olsak tamam yapamayız. Boşu boşuna bu işleri konuşmayalım. Ama bunlar yapacağımız şeyler. Şunu memnuniyetle ifade etmeliyim ki, artık bugün çok sayıda firmamız, bu konuyla ilgili çok değişik çözümler ve arayışlar içinde'' diye konuştu.
Firmaların bu konuda çok ciddi çalışma içinde olduğunu bildiklerini ifade eden Ergün, ''Biz reel sektörümüzün sadece bir tane değil birkaç firma çıkaracağına yani bir firma bu işe odaklanacak değil, birkaç firmanın bu işe odaklanacağına ve birkaç marka çıkacağına şahsen inanıyoruz'' dedi.
''Bu ülkede bir avuç idealist mühendis 1961 yılında bir araya gelip bir araç ürettiyse devrim arabalarını, bugün üretememenin bir izahı yoktur'' diyen Ergün, şöyle devam etti:
''İdealist kelimesinin altını çiziyorum, idealist mühendis, idealist sanayici, profiline ihtiyaç var. Türkiye gibi ülkelerde herkesin idealist olması gerekir. Sanayicide bu idealizmin zayıfladığını görüyoruz. Siyasetçinin, bürokratın işadamının, gazetecinin ülkenin hedefleriyle ülkenin idealleriyle örtüşen davranışlar içinde olması lazım. Onun da hedeflerinin ona göre olması gerekir. Ben sadece otomotiv sektörü için de söylemiyorum. Başka bir sektörden kalkıp birisi de bu sektöre girebilir. Şu an otomotiv sektöründe hiç bir faaliyeti olmayan bir gurup da gelip bunu yapabilir.''
-Yerli otomobil-
Bir takım risklerin olduğunu, risk olmayan yerde kazancın da olmayacağına işaret eden Ergün, şöyle konuştu:
''1961 yılına şöyle bir yolculuk yapacaksak göreceğimiz manzara şu olur: O gün darbe yapılmış, memleketin başbakanı idam edilmiş, idam edilmek üzere yargılanıyor. İçe kapalı bir toplum var. Böyle bir toplumda sanayi diye bir şeyden bahsetmek neredeyse son derece zor. Ama bugünün manzarasına baktığımızda manzara şu. Her geçen gün güçlenen demokrasi dünyanın en sağlam ekonomilerinden biri, birçok açıdan rekabetçi bir özel sektör... Sadece bu mukayese bile başka bir söze sanırım hacet bırakmaz. Türkiye bu işleri bugün biraz daha başarılı bir şekilde yapabilir.
Yerli otomobil konusunda erken davranan sadece bir adım değil birkaç adım öne fırlayacaktır. Yapmayan yapmadığına pişman olacak. Yapma imkanı ve gücü varsa yapmıyorsa yapmadığına pişman olacak. (Niye ben yapmadım) diye. Çünkü Türkiye bu potansiyeli açığa çıkaracaktır. Bakın ikinci el araçlarda 4 milyondan fazla devir olmuş 2011 yılında. Bu başka bir dinamizmi bize göstermiyor mu -... Bu 4 milyondan fazla devrin çok önemli bir bölümü aslında piyasadan çekilmesi gereken araçların devri şeklinde doğuyor. Ve piyasadan çekilmesi gereken araçların da piyasadan çekilmesi için gereken altyapıları kurulduğunda bu sektörün ana sanayinin günün marka ve modellerin piyasada nasıl bir atılım yapacağına dair önemli bir işaret değil midir.
Bugün 600 bin 1 milyon diye konuştuğumuz rakamın bugün 1,5 milyon 2 milyon gibi bir rakama ulaşması onun işareti değil mi bunlar. Niye bunu görmüyoruz, 'kime satacağız' diyorsun. Kime satacağız sorusu son derece yanlış bir soru. Önce kendi ülkemizin vatandaşlarına ve bütün dünyaya. Ama kendi ülkemizin, kendi ayağı yere basacak markalaşacak kendi imkanlarına sahip bir üretim olacak. Bunun için ilerde 'ah vah' etmeden Türkiye'deki bu gelişmeleri bu sektördeki bu işe kafa yoranların iyi değerlendirmesi lazım.''
-Ar-Ge ve tasarım-
Otomotiv sektöründe en çok önem verilmesi gereken şeyin Ar-Ge ve tasarım alanı olduğunu vurgulayan Bakan Ergün, özellikle yeni nesil teknolojiler ve çevre dostu ürünler konusunda büyük fırsatlara sahip olduklarını dile getirdi.
Türkiye'nin içten yanmalı motor teknolojisine geç başlamış olabildiğini anlatan Ergün, şöyle konuştu:
''Yarışı gerilerden takip etmiş olabiliriz. Ön sıraları zorlayacak bazı hamleleri yapmakta biz de zorlanabiliriz. Şimdi yeni teknolojiler konusunda hemen hemen bütün dünya yarışa aynı noktadan başlıyor. Bu yeni yarışa iyi başlamamız ve ön sıralarda başlamamız mümkündür ve gereklidir de. Otomotiv stratejisinde de yeni nesil araçların hem üretimini hem tüketimini teşvikiyle ilgili önemli eylemler bulunuyor.
Her türlü Ar-Ge ve tasarım çalışması için büyük önem taşıyan test merkeziyle ilgili çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah Türkiye'nin çok güzel bir otomotiv test merkezi de kurulmuş olacak. Elekrikli araç dönüşümüyle ilgili teknik ve hukuki mevzuatı hazırladık. Bugün mevcut bir aracı elektrikli araca döndürmek de mümkündür. Bununla ilgili arkadaşlarımız hazırlıkları tamamladılar. Çalışan başlayan firmalar da var. Ben Türkiye'nin ilk yerli otomobilinin bu yeni nesil teknolojilerde gerçekleşme imkanını şahsen görüyorum.''
Bakan Ergün, yeni teşvik programını kısa zaman içerisinde kamuoyuyla paylaşacaklarını söyleyen Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Hazırlıklar tamamlanmak üzere. Yeni teşvik paketi özellikle cari açık sorununa yönelik bir paket olarak hazırlanacak. Şimdi detaylarını paylaşamıyoruz ama şunu söyleyebilirim ki teşvik paketi otomotiv sektörümüz için de yeni açılımlar getirecektir.
Özellikle ana ve yan sanayi ilişkilerini dikkate alan böylece üretimde yerli girdi kullanımını artıracak bir anlayışı benimsiyoruz. Açık söylemek gerekirse yüzde 80'i ithal ürünlerden oluşan bir yerli markadan bahsetmiyoruz. Türkiye'de üretilen ama yerli oranı yüksek olan herhangi bir otomobil daha fazla katma değer anlamına gelmektedir. Biz Türkiye'de üretilen bütün otomobilleri aslında yerli otomobil olarak sayıyoruz. Yerli malı olarak sayıyoruz. Kimseye yabancı gözüyle bakmıyoruz.
Ama 'niye markalaştırma niye Ar-Ge ve tasarım kabiliyetimizi ortaya koyamıyoruz' diye hayıflandığımız için bunu söylüyoruz. Biz bu sektör, Ar-Ge ve tasarım faaliyetini markalaştırma kabiliyetini nasıl ortaya koyamaz, bu kadar güzel üretim kabiliyeti, montaj kabiliyeti, üretim kabiliyeti varsa öteki kabiliyetin de olması lazım.
Yoksa Türkiye'de üretilen araçları otomobilleri dışlayan bir yaklaşım içinde değiliz. Onları da Türkiye'nin bir değeri olarak her zaman sahiplendik. Niye diğer markalara da 'gelin siz de burada yatırım yapın, Ford'a, Opel'e, Wolksvagen'e niye söylüyoruz. En çok içeride siz mal satıyorsunuz. Burada üretin bunu diyoruz.
Bakanlık olarak bu ülkenin yerli otomobil markası oluşturulmasına biz de bu açıdan çok büyük önem veriyoruz. Ve bunun yanında Türkiye'de üretilen yerli taşıtlarda da yerli girdi oranını yükseltmeye de çalışıyoruz.''
-İhracat ve ithalat dengesi-
Türkiye'de üretilen bir otomobilin parçalarının yerli tedarik zinciriyle karşılanmasının önemine değinen Bakan Ergün, sözlerini şöyle tamamladı:
''Teşvik paket son halini aldığında yerli otomobil markası oluşturmak için firmalarımızla daha yakından bir diyalog içinde olacağımızı da hatırlatmak isteriz. Zaten firmalar da bunu bekliyorlar. Yani yerli otomobilin hem üretim safhasını ve diğer safhaları nasıl destekleneceği ne tür bir destek modeliyle yola çıkılacağı onların da hakkı, onların da bir beklentisi. Bugün Türkiye birçok açıdan dünyanın en başarılı ekonomilerinden birine sahip olduğunu gösterdi. 2010 yılında yüzde 9 oranında büyüyen ekonomimiz 2011 yılında da yüzde 8 oranına yaklaşık bir büyüme gösterdi.
Bu yıl içinde de orta vadede belirlediğimiz hedeflere rahatlıkla ulaşacağımızı düşünüyorum. 2012 hedeflerini de Türkiye yakalayacaktır. Belki de aşacaktır. Türkiye ekonomisindeki büyüme unsurları reel sektör ve üretim kaynaklı büyümedir. Bunu istihdam rakamlarından, yatırımlardaki artışlardan ve ihracattan da anlayabiliyoruz. TİM rakamlarına göre 2011 yılında 2008'deki seviyemizi aştık ve 135 milyar dolarlık ihracat rakamını yakaladık. 2023 yılında ise hepinizin bildiği gibi bu rakamın 500 milyar dolar olmasını ve dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olmayı hedefliyoruz. Ancak her zaman söylediğim bir iki husus var ki 500 milyar dolar ihracat yaparken 1 trilyon Dolar da ithalat yapmak istemiyoruz. Burada bir denge kurmak mümkünse ihracat rakamının ithalat rakamından fazla olmasını sağlamak gibi bir amacımız olmalı. Bu nedenle otomotiv gibi kritik sektörlerde daha fazla yatırım çekmenin Ar-Ge ve tasarım çalışmalarında bir üs haline gelmenin yollarını birlikte bulmak ve bu yolda birlikte ilerlemek durumundayız.''
AA

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • zkutluca07 Ocak 2012 16:49

    %100 yerli vede özellikle elektrikli oto üretimi TC DEKİ CARİ AÇIĞIN İLACIDIR.bu iş ülkemizde yabancıların fasoncusu olan YAŞLI KAFALARLA olmaz.ülkemizde bugün bile satılmakta olan her yabancı benzinli araba satıldığı günden başlamak üzere ekonomik ömrü olan 20-25 sene boyunca GEREK SATIN ALINMASINDA ÖDENEN DÖVİZ BEDELİ GEREK YEDEK PARÇA GEREKSE HARCADIĞI BENZİN OLARAK BİR NUMARALI CARİ AÇIK KAYNAĞIDIR.bu bağlamda kendi çabamızla üretebileceğimiz olan arabalara binelim hem paramız MİSAKI MİLLİ SINIRLARI İÇERİSİNDE KALSIN.HEMDE BİR DAHA 20-25 SENE BOYUNCA O OTOMOBİLİ YÜRÜTMEK İÇİN 2-3 ARABA PARASINI TÜRK DÜŞMANI VEDE BİZİ ÜLKELERİNE DAHİ SOKMAYIP VİZE KOYARAK HER FIRSATTA AŞŞAĞILAYAN FRANSA ALMANYA İTALYA BAŞTA OLMAK ÜZERE DEDELERİMİZ OSMANLININ KATİLİ PKK VE ERMENİ DESTEKÇİSİ SÖMÜRGECİLERE KAPTIRMAYALIM...